
Bernhard’ın “Zihnin Dünyadan Kopuklar Birliği”ne Seslenişi: Sarsıntı
Tekrar ve fark, döngüsel olarak anlatımın niteliğini oluşturur ve bu döngüsellik Bernhard’ın yazısında bir imzaya, taklit edilemez bir takıntı olarak “edebiyat edimi”ne dönüşür.
Tekrar ve fark, döngüsel olarak anlatımın niteliğini oluşturur ve bu döngüsellik Bernhard’ın yazısında bir imzaya, taklit edilemez bir takıntı olarak “edebiyat edimi”ne dönüşür.
Soykırım felaketinden bahsedildiğinde adaletsizlik, herhangi bir adaletsizlik sorunu değildir. Ağır ve süreğen bir ödevdir hafıza ödevi. “Unutkan Ayna” bizi o tarih eşiğine götürmekte, orada aynanın derinlikleriyle karşı karşıya bırakmaktadır.
Filmde, kendini döneminin etkili ve güçlü muhalif düşüncelerinden ayrıştırmak, bu ayrışma içerisinde kendi düşüncelerini ve dahi düşünme biçimini de inşa etmek çabasında olan insan Marx’ı görüyoruz. August Diehl, işin üstesinden gelmiş; bilinen biyografik malzemeden kritik noktaları vurgulayarak komünist düşünürün doğuşunu filme dönüştürmüş.
İktidar blokunun söylemlerinde Hayır demenin suça dönüştürülmüş olması, üstelik sadece söylemde değil fiilen de Hayır’ın suç olarak muamele görmesi, gözaltılar, tutuklamalar, Hayır’ın terörle eşitlenmesi, iç savaş tehditleri, yeni Anayasa’nın bir teklif değil dayatma olduğunu apaçık gösteriyor.
Bauman’ın düşünce tarihindeki özel yerini açıklayan bir veda: “Bauman bir kriz düşünürüdür. Doğumundan itibaren tanıklık ettiği uygar dünyanın krizine bir karşılık vermeye çalışır.”