Walter Benjamin’in İntiharı
‘ah insan hep gerisinde kalır kendisinin’
bir kez daha berlin sokaklarını adımlıyor
benjamin, annesinin bir adım ilerisinde
hep, muazzam bir sebep olsa hiç değilse
o da yok, kafka’yı düşünüyor belki de
yahut baudelaire’i, ‘efendisinin sahibidir
aslında her köle’ diyor bir yandan da
berlin en okunaklı adresi benjamin’in.-
***
‘her miyop kadar hayal mahsulü bir adam
ve her miyop insan gibi aşka dair bakışları’
diye yazacak susan sontag, benjamin aynı
miyop melankoliyle geri iterken alkışları
siyah kıvırcık saçları geniş alnına düşüyor
parmaklarının arasında yarım bir sigara
dalıp gidiyor karanlıklara, 1939 kışı,
berlin’de değil, daha çok paris’te üşüyor.-
***
‘adorno gitti kazasız belâsız, arendt gitti,
horkheimer gitti, herkes bir yolunu bulup
frankfurt okulu’nu terk etti, bir ben kaldım
ortasında koca avrupa’nın, bir de adolf hitler
sensizlik sevgili asja lacis, hitler’den daha beter
bir kez daha kapri’ye kapansaydık keşke, yahut
moskova’ya, biliyorum, yalnızlık insana uygun
tek durum, yine de sürekli seni özlüyorum.-‘
***
besbelli daha sert geçecek 1940 kışı, iberya
dağlarında çok önceden kaybedilmiş bir geçmişe
kilitlenmiş sanki benjamin’in bakışı, ayıp değil ya,
ilk onun kulağına geliyor ispanyol askerin
yakarışı, ‘ben unuttum zaten’ diyor, ‘siz de
unutun artık barışı,’ halbuki portekiz’de bir gemi
bekliyor, şu sınırı aşabilse, lizbon limanına
yanaşabilse, çığlıklarla örseleniyor en güzel düşü.-
***
birden ‘biblioteque nationale’de bir akşam, tam
dört kitabın üstüne eğilmiş bir adam, anlaşılan
kafka’dan baudelaire’e bir yol arıyor, bir gizli
geçit, ‘paris’te kaybolmayı bilmek gerek’ diyecek
birazdan, paris işgal altında oysa, alman ordusu
çizmeleriyle kirletiyor bütün bir ulusu, hafiften
bir direniş başlıyor, champs elysee’de ilk pusu
benjamin’deki tükeniş bir miktar yavaşlıyor.-
***
‘sınır kapalı, tanrım ilk kez kapalı ispanya sınırı’
çığlıkları duymuyor bile benjamin, eline bir fener
alıyor ve pirenelerin kör karanlığına dalıyor
kastilya’dan esen sert rüzgârda bu kez asja lacis
iberya gecelerini delik deşik eden yıldızlarda
askerlerin seslenişi ve çığlıklar eksiliyor yavaş
yavaş, hiç bitmese de savaş, benjamin’in direnişi
bitti artık, dağlarda mavi bir ceset olarak kalıyor.-