Bazen akıllıca işler yapılıyor bu ülkede.
Karnaval.com üzerinden yayın yapan bir radyo portalı “Efsane Sezen” adıyla bir radyo kanalı açıyor mesela. Bütün gün, neredeyse hiç şarkı tekrarı olmadan hem kendi sesinden hem de başkalarının yorumuyla dinliyoruz Sezen Aksu’yu. Yüzlerce bestesi yüzlerce yorumcu tarafından seslendirilmiş birinin deposunu, dinleyiciye sunmak akıllıca bir iş. Depo hazır ve zengin, sunumu kalıyor bir tek size.
Son zamanlarda Royal Filarmoni Orkestrası yorumuyla da dinledik bu şarkıları.[1] Sonra Bergüzar Korel, Aykut Gürel’le birlikte Sezen Aksu şarkılarını caz formuyla yorumladıkları bir proje albüme imza attılar. Aynı dönemlerde Ercüment Vural da benzer bir projeyle çıktı karşımıza. Son olarak Zülfü Livaneli’nin 50. Sanat yılı için hazırlanan albümde “Günlerimiz” isimli şarkıyı seslendirdi Sezen Aksu. Şimdilerde ise Muazzez Abacı’nın sadece Sezen Aksu şarkıları okuyacağı bir albümden bahsediliyor ve yılsonunda Sezen Aksu’nun yeni bir albümle döneceği. Bunun dışında konser vermeyi bıraktığını söylese de müzik çalışmalarına bu vesilelerle aralıksız devam ediyor.
Sezen Aksu müzisyen kimliğini her zaman önde tutmuş ancak başka alanlarda da üreten bir seyyah. Takı tasarımları, TV programları, fotoromanlar, sivil toplum örgütleriyle dayanışma, çocuk oyunları, seslendirme, sinema filmleri ve daha birçokları. Sezen Aksu, müziğin birleştirici gücüne inanarak, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nin Kardelenler projesine destek vermiş; Anadolu, Trakya ve Mezopotamya halk şarkılarını, kendi kültürel bağlamlarını dikkate alarak, orijinal dilleriyle yorumlayan Kardeş Türküler’le ortak konserler düzenlemiş; bu konserlerden çok önce, 2002 yılında, Türkiye Şarkıları isimli konserler dizisinde İstanbul, Efes, Aspendos ve Brüksel’de Ermenice, Kürtçe, Rumca şarkılar söylemiş; ‘Yürüyorum Düş Bahçelerinde’ albümünü iki CD olarak çıkarmakla yetinmeyip, bir de ilaveten sanatçı Cevdet Erek’in ‘Katkısız’ isimli çalışmasına DVD olarak yer vermiş; 2013 yılındaki konserlerinde sahnede LGBT hareketi simgeleyen dev bir gökkuşağı bayrağını dalgalandırmış ve SPoD’un (Sosyal Politikalar Cinsiyet Kimliği ve Cinsel Yönelim Çalışmaları Derneği) birinci kuruluş yılı ve sonrasında Onur Yürüyüşü için yayınladığı mesajla[2] LGBT toplumuna ve hareketine açık destek vermiş; Hrant Dink’i Güvercin’le uğurlamış; Erdal Eren (Son Bakış), Adnan Menderes (Dargın Değilim) ve Deniz Gezmiş’in (La’l) hatıralarına şarkılarıyla sahip çıkmış; kentsel dönüşüm yeni peyda olmuşken Sulukule’ye gidip mahallelilerle göbek atmış; 28 binlik nüfusunu ikiye katlayıp 50 bin kişiye Tunceli’de, 2002 nevrozunda Diyarbakır’da on binlere konser vermiş; Cumartesi Anneleri’ni türküsüyle destekleyip acılarını paylaşmış; sokak hayvanları için Barınak Gönüllüleri Derneği yararına konser vermiş; müziğinin her aşamasında şairlerle ilişkilenmiş, Metin Altıok’tan Kemal Burkay’a, Mevlana’dan Gülten Akın’a, Yıldırım Türker’den Nazım Hikmet’e Murathan Mungan’a kadar birçok şairin şiirlerini bestelemiş ya da bu şiirleri şarkılarında kullanmış, politik fakat aynı zamanda siyaset-üstü bir öznedir.[3]
Müzik dışında edebiyatla ve hayatla bu denli ilişkilenmiş bir öznenin bir şekilde kitaplaşması kaçınılmazdır. Ya yeni bir şeyler yazacaktı ya da yazılmışlarını açacaktı bizlere.
Yıllar önce Madonna’nın çocuk kitapları serisi çıkaracağını duyduğumda şaşırmıştım. Müzik dışında başka işler yapmaya alışık olduğumuz Madonna için şimdi bu şaşkınlığımın ne kadar da gereksiz olduğunu düşünüyorum. O dönemlerdeki önemli bir tartışma da, Madonna’nın çocuk kitaplarını Türkiye’de hangi yayınevinin basacağı idi. İletişim Yayınları’nın basacağı duyulduktan ve hatta kitaplar sırasıyla basıldıktan sonra büyük bir yaygara koptuğunu hatırlıyorum.[4] Nasıl olurdu da Madonna gibi popüler bir figürün kitaplarını İletişim Yayınları gibi “sol” tandanslı bir yayınevi basmayı kabul ederdi. Popüler figürlerin kitaplaşmasına alışık olmadığımız ve hatta bazen acımasızca burun kıvırdığımız bir ülkede bu tartışmaları yaşamak olağan. Üstelik tartışma zemini açısından da faydalı.
Tıpkı “Efsane Sezen” portalının yaptığı gibi bu sefer Sezen Aksu “Eksik Şiir” ismiyle şarkı sözlerini bir kitapta toplamaya karar verdiğinde şaşkınlık yerini heyecana bıraktı. Sezen Aksu deposunu açıyordu. Şarkılarda “müzik”ten önce “söz”lere odaklanan ben ve benim gibiler için bıkıp usanmadan dinlediğimiz bir şarkıcının sözlerini şiir gibi okumak heyecan vericiydi.
Yıldırım Türker’in yüreklendirmesi “Eksik Şiir” kitabına sebep olmuştu. İyi ki zamanında Aksu’yu yüreklendirmiş ki şimdi kitabın ikincisi “Eksik Şiir İkinci Kitap” adıyla raflarda. Sezen Aksu’nun sahnedeki ilk yıllarından itibaren şiir ve şairlerle kurduğu ilişki onu yakından tanıyanlar için tesadüf değil. Yukarıda da isimleri sayılan ve daha nicelerini barındıran bir şiir arşivi var Sezen Aksu’nun müziğinde. Bu yüzdendir ki, Türkiye’de sözleri şiire en yakın, en yakışan kadın yazarların/şarilerin/bestecilerin başında gelir.
Metis Yayınları, ilk kitabın başarısını ikincisiyle kutluyor bugünlerde. Kitapların ikisinin de kapak tasarımı, yaptığı işlerle dünya çapında ün kazanmış grafik-tasarımcı Emrah Yücel’e ait. Emrah Yücel’le ilk çalışması “Yürüyorum Düş Bahçeleri” albümünün tasarımı idi. Bu kapak tasarımında yer alan “karahindiba” ikinci kitapta da çoğalarak var oluyor. Karahindibayı üfleyerek ayırdığınız toz hafifliğindeki tüyler, kitabın kapağında harflerin havaya uçuşuyla temsil ediliyor. Harfler uçuyor ve sözcüklere, sözcükler de eksik şiirlere dönüşüyor.
İlk kitap çıktığında Madonna’nınkine benzer bir tartışmayı “Eksik Şiir” özelinde de bekledim açıkçası. Sezen Aksu da Türkiye sınırlarında ve ötesinde popüler bir figür. “Nasıl olur da Metis Yayınları Sezen Aksu’nun kitabını basar?” Sanırım bu noktada Türkiye “entelektüelleri” daha önemli konularla meşguldüler ya da gerçekten böyle düşünmüyorlardı.
“Okurum yazarım konuşurum kelimelerin efendisiyim ama
aşka gelince enikonu sıfır sen şanıma inanma.”
(Sezen Aksu-Şanıma İnanma)
Sözcüklerin de bir melodisi var: tek tek kulakta tınladığında bizi seyahate çıkaran, bir araya geldiklerinde duygu salınımlarına sürükleyen… Bu yüzden Sezen Aksu’nun şarkı sözlerine “eksik şiir” demesini anlıyor ama biraz da haksızlık olarak görüyorum bunu. Yine de düşününce röportajlarında ve sahne sohbetlerinde bir özne olarak “olmamışlığını” devamlı vurgulayan biri için, kitabının adını “eksik” koyması şaşırtıcı değil.
Ayşe Kulin’in sorduğu soruyu bu yazıya da taşıyalım: “Bu satırların, her iyi şiir gibi, kendi öz bir iç müziği yok mu?”[5] Ya da her şarkı sözü şiir olabilir mi? Her şiir şarkı sözüne dönüşebilir mi? Bunun bir matematiği var mıdır? Bir örnek olarak Murathan Mungan’ın bestelenmiş eserler üzerine yazdığı şarkı sözlerini kitaplaştırması (Söz Vermiş Şarkılar-Metis Yayınları), o sözleri şiir, şiirleri bestelemek ise onları şarkı kılar mı?
Sezen Aksu’nun şarkı sözlerini bir edebiyat metni haline getiren önemli noktalardan biri, sözlerinde referanslar kullanmasıdır. Çoğu zaman albüm içeriğini incelediğinizde küçük notlar halinde karşınıza çıkan bu referanslar, İkinci Kitap’ta da şiir-sözler’in ardından notlar halinde belirtilmiştir. Örneğin “Hala Haber Bekliyorum Senden”in sözlerinde “Okçu’nun önünde saygıyla eğil” dizesi ilk okuduğunuzda-dinlediğinizde birçokları için bir şey ifade etmeyebilir. Ancak Halil Cibran’ın “Çocuklar” şiirine referansla yazılmış bir dize, bir şarkının içinde karşılayabilir sizi. Ya da “Unut” şarkısında yer alan “unut her yalan gibi unut” dizesinin Ümit Yaşar Oğuzcan’ın “Yabancı” isimli şiirine bir göndermedir. Yine Melih Cevdet Anday’ın “Rahatı Kaçan Ağaç” şiirinden etkilenerek yazdığı sözler… Bazen de Aysel Gürel’in anlattığı bir hikayeden “Güllerim Soldu”nun sözlerini yazacak kadar etkilenmek. Tıpkı bir edebiyatçı gibi hayatın içinden beslenmek. Bazen kendi yaşadıklarından bazen de başkalarının hayatından…
Sezen Aksu, bu topraklarla derdi olan bir derya. Yıllardır en iyi bildiği işi, müziğini, edebiyatla ve hayatla besleyen bir dert sahibi.
Notlar:
[1] Konser kaydı hemen sonrasında “RoyalPhilharmonicOrchestraPlays Sezen Aksu” adıyla hem CD hem de DVD formatında piyasaya çıkmıştır.
[2] http://www.sezenaksu.com.tr/tr/announcements/378?type=sezenden
[3] Bkz. Çağlar Özbek, “40 Yıllık Nasihat: Şarkı Söylemek Lazım”, Radikal, 17.08.2015, http://www.radikal.com.tr/kultur/40-yillik-nasihat-sarki-soylemek-lazim-1415880/, erişim tarihi: 20.11.2016.
[4] Tartışmanın kısa özeti için bkz. http://www.hurriyet.com.tr/madonna-nin-kitabini-iletisim-basar-mi-173682
[5] Ayşe Kulin, “Biz sende tutuklu kaldık”, Radikal Kitap Eki, 15 Aralık 2006.