okunamayan bir yazıt gibi
derinin derinliklerindeki kavga
dalga boyu ile ölçülebilen
o pervasız,
seslerden bir iskelet
kulaklarında değil,
şakaklarında çarpışan..
uzak olmayan bir diyar
yakınlığı kestirilemeyen
gökyüzüne inat,
yeryüzünün peşinde..
sessiz bir çığlık gibi mısralarda
elini ver, kolun düşsün
arsız kaçakçıların satırlarında
birer elmas gibi parlayan..
biz ki,
kulaklarımızı saf ve derin
huzura bırakalım
gökyüzü yoldaş,
yeryüzü sırdaş olsun
denizin dibinde
parlak kancaların üzerinde
bir düş kuralım
hiçbir zaman anlamayacak olan
küçük ,kırmızı-mor balık hakkında..
varoluşumuzu değil,
düşkünlüğümüzü kutsayalım!
bir balina ilahisiyle
sonsuz olmayan,
tekinsiz bir düşün peşinde
yeni bir vücuda giydirilen
eski bir kimlik gibi..
sonunu getiremediğimiz tüm hayatların
hatrı sayılsın dudak izlerimizde
sanrılarımız bizden yana olsun
dökülsün akşamüstü kabullenişlerine..
tırmanıp gidelim
bu engebeli sularda
bir yanım sağır,
bir yanım meçhul kalsın
izlerimiz,
soğuk yolların,saklı dağlarında son bulsun
bir ağrı sesi
çalkalansın kulaklarımızda
seslerin iskeleti,
diz çöksün şakaklarımızda
sessiz bir uykuya dalalım
senin dudaklarında
benden kalan yasak bir anıyla
yeniden tasarlanalım..
sonsuz bir uykunun
hiç doğmayacak sabahında,
merhaba!