
Kanaatsizlik Toplumu
Dila Keleş, Ulus Baker’in ‘kanaat toplumları’ kavramından yola çıkarak, kanaat üretmenin, edinmenin ve ifade etmenin imkansızlık sınırına vardığı günümüzde imajların ‘gücünü’ sorguluyor.
Malum hayat kısa, kuşlar uçuyor. Gündem denilen şeyde kitap ve fikir ve kültür açısından neler oluyor, burada kaydını tutmaya çalışacağız. Bir nevi not defteri gibi. Malumatlarınızı info@postdergi.com’a gönderebilirsiniz.
Dila Keleş, Ulus Baker’in ‘kanaat toplumları’ kavramından yola çıkarak, kanaat üretmenin, edinmenin ve ifade etmenin imkansızlık sınırına vardığı günümüzde imajların ‘gücünü’ sorguluyor.
Çalışmanın dördüncüsü edebiyatımızın en deneysel ve avangard yazarlarından biri olan Sevim Burak üzerine. Online olarak yapılacak çalışma, 8 ve 9 Kasım’da 19.00-21.00 arasında gerçekleşecek.
Şiir, çağdaş sanat ve politika, film analizi ve performans sanatı üzerine konuşmaların gerçekleştirileceği ilk atölye programı 2 Kasım Pazartesi başlıyor.
Post. olarak dördüncü dosyamızı yayımlıyoruz ve bu dosyayı Ulus Baker’e adıyoruz.
Uluslararası Hrant Dink Ödülü’nün on ikincisini, hayatını çoğulcu ve demokratik bir toplum inşasına adayan Osman Kavala ile Ortadoğu ve Kuzey Afrika genelinde feminist hareketin öncülerinden Mozn Hassan aldı.
Çalışmanın üçüncüsü, yaşayan en büyük yazarlarımızdan Latife Tekin üzerine. 12 Eylül’ün getirdiği politik basınçla yazmaya başladığını söyleyen ve edebiyatımıza yön veren Latife Tekin’i konuşmak üzere 11/12 Eylül’de buluşuyoruz.
Gerçek ve kurgu arasında gezinen bu proje, hayatımızın büyük değişikliklere uğradığı bu belirsizlik döneminde her ne kadar beraber olsak da “tek ve tenha” ışığı arayışımızın hikayesi.
Bu eleştirel okuma atölyesi modern Türkçe edebiyatın kurucu figürlerinden biri olan Ahmet Hamdi Tanpınar’ı hem öncü bir yazar, hem de önemli bir kültürel-siyasi figür olarak değerlendirmeyi deneyecek.
Bu küçük koronavirüs bize insanlığın tek bir organizma olduğunu ve insanlığın ancak diğer canlılarla ilişkili olarak mümkün olduğunu acı bir biçimde gösterdi.
“İkinci Hayat” boğazıma bir yumru bırakıp kaçarak başlamıştı ve aynı şekilde bitiyor. Meğer o yumru zaten hep oradaymış.